Yunansitan’a giden Adanalı ve Engin, Atatürk’ün Selanik’teki evini de ziyaret ederler.

Maraz Ali, banka soygununu gerçekleştirmek için bir plan yapar. Yemeğe çıkan Maraz Ali ve İdil’in başına ise beklenmedik olaylar gelir.

Sıla ve Boran, tam oğullarına kavuşacaklarını düşündükleri sırada büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. Üstelik Esma gözünü kırpmadan bir cinayet daha işlemiş ve ne kadar tehlikeli olabileceğini bir kez daha göstermiştir. Yine de hiçbir şey oğullarına ulaşma çabalarının engellemez. Sıla ve Boran korku ve çaresizliğin, umut ve inancın önüne geçmesine izin vermezler.

Hayat, Esma ve Sıla’yı bir kez daha karşı karşıya getirecektir. Her ikisi de, ne pahasına olursa olsun Bedirhan’dan vazgeçmemeye kararlıdır… Ancak, onu yalnız biri alabilecektir…

Sıla, Boran’a bir şey söylememesi için Kevser’in onu tehdit etmesiyle neye uğradığını şaşırır. Bu durum Berzan’dan duyduklarını da doğrulamaktadır. Ancak Boran’la konuşup konuşmamak konusunda çelişkiye düşer. Hem kendisine güven duyan kocasından bir şeyler gizliyor olmaktan çekinir hem de Boran’ın gerçekleri öğrenip acı çekmesinden… Üstüne üstlük ardı arkası kesilmeyen sessiz telefonlar da tedirginliğini arttırır. Sıla, büyük bir belaya ne kadar yakın olduğunun farkında değildir.

Sıla’nın kimseye haber vermeden Berzan’ın yanına gitmesi Boran’ı çılgına çevirir. Her ikisi de kendilerine göre çözüm yolu bulmaya çalışsalar da gelişen olaylar çifti büyük bir çıkmaza sürükler. Bu kez bela kimsenin aklına gelmeyen bir yerden patlak verecek ve herkesin canını yakacaktır.

Öte yandan, Samim’in ölümü Boran’ın omuzlarına yeni bir sorumluluk daha yükler. Verdiği namus sözünü yerine getirmeli, Samim’in karısına sahip çıkmalıdır. Ancak bu göründüğü kadar kolay değildir. Töreler, güçlü bir aşiret ve gözü kara bir aşiret ağası… Boran, bu kez hiç olmadığı kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır.

Mezopotamya’nın bereketli toprakları. Hiçbir penceresi birbirine bakmayan, yüksek avlulu evleri, daracık sokakları olan topraklarda kanun tanımaz töreler, töreye karşı gelen aşk!
Kalbinde hep hasret büyütmek zorunda kalan bir kızla, töreleri ve kalbi arasında kalan Boran’ın tutkulu aşk hikayesi!Yazgısı, onu üç yaşındayken özünden, ailesinden koparıp, İstanbul’a sürükler. Kökleri Doğuda, Batı dünyasına ait Sıla, bir yalanla büyür. Sıla başka bir dünyaya kök salmaya çalışırken o farkında değildir ki, o topraklar kızların kaderini başkaları yazar. Sıla’nın hiç duymadığı Berdel kelimesi, hayatının tüm seyrini değiştirir. Hiç tanımadığı ağabeysinin canını kurtarmak için, hiç görmediği aşiret reisi Boran’la zorla evlendirilir. Artık Sıla kocaman bir evde, yıkılmaz kuralları olan bir töreye hapistir. Sıla her gün kaçış planları yapar ama farkında değildir ki, asıl kaçmaya çalıştığı şey, içinde yavaş yavaş büyüyen Boran’a duyduğu umarsız aşktır.

Yaşadıklarının intikamını almaya söz veren Polat’ın ilk hedefi ise, İskender’i bulmak olacaktır.

Ancak dışarıda kendisini bekleyen başka sürprizler vardır.

Cezaevinde kendi üssünü kuran İskender’in rahatını kimler, nasıl kaçıracak?

Cezaevinde çıkan isyan, kime hizmet edecek, kimin planlarını bozacak?

İskender’in adamlarının akıl almaz işkence yöntemlerine direnen Polat Alemdar, kurtulmak için nasıl bir plan yapacak?

Bu plan, Polat Alemdar’ı özgürlüğüne kavuşturabilecek mi?

Tüm bu soruların cevapları ve çok daha fazlası, soluk soluğa izleyeceğiniz bir bölümle Perşembe akşamı Kurtlar Vadisi Pusu’da olacak…

Kare As aileleri, İskender’in Polat’ın pususuna düşmesinin ardından ne yapacaklar?

İskender’in yakalanması, ülkede nasıl bir karışıklığa yol açacak?

Muro’nun örgütteki akıbeti ne olacak?

Memati, kendisiyle son bir kez konuşmak isteyen Gamze’ye ne yapacak?

Polat Alemdar, Kabil’den İskender’in yerini öğrenebilecek mi? İhtiyarlar Heyeti ile buluşmaya giden Polat Alemdar’ın isteği ne olacak?

Ekipten dışlandığını düşünen Memati ne yapacak, kiminle hangi operasyona gidecek?

Polat Alemdar’a ulaşmak isteyen Muro, bu sefer Hüsnü’yle konuşmayı başarabilecek mi?

İskender, Hakan’ın komisyona ifade vermesini engelleyebilecek mi?

Hakan doğru mu söylüyor, blöf mü yapıyor? Memati gerçekten yaşıyor mu?
İnci oğluna kavuşabilmek için İskender’e ne teklif edecek? İskender bu teklife ne diyecek? Örgüt başkanının kendisini infaz kararından habersiz gittiği sevkıyatta, Muro’yu bekleyen sürpriz ne? Geçen hafta ağır yaralanan Yalçın Bulut kurtulacak mı, yoksa ölecek mi?

Geçen hafta öldürülen eski istihbarat başkanının cenazesinde enteresan olaylar ortaya çıkacak. Cenazede bir takım buluşmalar ortaya çıkacak. Polat Alemdar Başkanın cenazesinde yine bir sürprizle karşılacak.

Muro yine Polat Alemdar içşin pusular kuruyor ama bu sefer yalnız değil.

Birinci flashforward’da, Sayid tek başına golf oynamaktadır.

Sayid’le aynı aksana sahip bir adam gelir ve ikisi sohbet ederler, Sayid Oceanic-6’dan biri olduğundan bahseder ve adam irkilir, gitmek ister. O tam gidecekken Sayid onu vurur.

İkinci flashforward’da, Sayid bir restorana gelir. Restoranda bir bayanın masasına oturur ve ikisi sohbet etmeye başlarlar: Sayid kendi işi hakkında fazla konuşmaz ve geçiştirir, kadın kendisinin bir iş yapmadığını, işvereninin ekonomist olduğunu ve onun kazandığı parayı kendisinin harcadığını söyler. Ardından ikisi randevulaşırlar. Sayid restorandan ayrılır ve biriyle telefonda konuşarak aradıkları adamla ilgili ilk irtibatı kurduklarını söyler, ardından telefonu kapatıp çöpe atar.

Adada, Sayid ise Charlotte’ı almak için gidecek olan ekibi belirlemektedir. İlk başta Jack gelmek ister fakat onun gelmesinin pek de iyi olacağını söylemez çünkü çok kısa bir süre önce Jack, Locke’un yüzüne karşı boş olan tabancanın tetiğini çekmiştir. Daha sonra Miles da Sayid’le birlikte geleceğini söyler.

Locke ve grubu ormanda ilerlerlerken, Sawyer Ben’in gemideki casusuyla ilgili sorular sorar, Locke ise Ben’in cevap vermeyeceğini, çünkü Ben’in bu bilgi sayesinde değerli olduğunu söyler.

Hemen sonra Locke yere eğilir ve topraktaki barutu eller – ancak Jacob’un kulübesi yoktur.

Sawyer bunun neden bu kadar önemli olduğunu sorar, Ben hemen “Çünkü orada Locke’un emirleri alması gereken biri var” der. Locke olayı geçiştirir ve barakalara gideceklerini söyler. Hurley Charlotte’u serbest bırakmalarından bahseder, Locke ise böyle bir şeyin mümkün olmadığını ve kararları kendisinin aldığını söyleyip kestirip atar.

Jack, Kate’i Sayid’le birlikte yollamadan önce, ona dikkatli olmasını söyler. Kate Locke’un kendisine de Naomi’ye yaptığının aynısını yapabileceğini söyler, bunun üzerine Jack, Sawyer’ın onu koruyacağını belirtir. Sayid, Kate ve Miles barakalara doğru yol alırken, Lapidus Jack’e Sayid’in nereli olduğunu ve ne iş yaptığını sorar, Jack de onun Iraklı bir işkence uzmanı olduğunu söyler.

Barakalara doğru giderlerken, Sayid’le Miles arasında, onların asıl niyetlerinin ne olduğuyla ilgili bir diyalog geçer, Miles ona hangi tarafta olduğunu sorar, Sayid ise buna karar verdiğinde açıklayacağını söyler.

Flashforward’da Sayid, öğlen tanıştığı Elsa’nın otel odasına gider. Bu arada Elsa Sayid’e yine işi hakkında birtakım sorular sorar, ancak Sayid yine geçiştirir ve ikisi odadan ayrılır.

Adada, helikopterin orada, Daniel Miles’i beklerken boş vakitte üzerinde saat olan bir işaretleme tripodu kurar ve Frank’ten telefonu ister, ardından tekneden Regina isimli bir kadını arayıp ondan adaya, kendisinin belirttiği yere bir roket göndermesini ister. Regina roketi gönderir ve geriye doğru sayar… ancak roket ulaşmaz.

Sayid ve takımı barakalara gelirler ve yakındaki bir evden, Juliet’in evinden birtakım sesler işitirler. Orada Locke’un takımından arkada bırakılmış Hurley’i bulurlar. Hurley onlarla konuşur ve Locke’un nereye gideceğini bilmediğini ancak gitmeden önce Ben’in evine uğrayacağını söyler.

Helikopterin orada, Jack ve Frank arasında bir konuşma olurken, gökyüzünden bir roket uçarak Daniel’ın kurduğu tripodun oraya düşer. Daniel roketi açar ve içindekini çıkartır: bu bir saattir. Ardından şaşırarak roketten gelen saatle kendi tripodundaki saati karşılaştırır; 31 dakikalık bir fark vardır arada. Daniel bunun oldukça tuhaf olduğunu söyler.

Bu sırada Juliet ve Desmond grubun yanına gelir. Desmond, Frank’e onun Penny’le olan fotoğrafını sorar. Frank Penelope’u bilmediğini, tanımadığını söyler, ancak Desmond ikna olmaz ve bir sonraki helikopter uçuşunda onunla birlikte tekneye gitmek istediğini söyler.

Sayid, Kate, Hurley ve Miles Ben’in evine girerler. Kate, Ben’in yatak odasında Sawyer tarafından kıstırılır.

Bu sırada, Sayid Ben’in kütüphanesinin arkasında gizli bir geçit bulur: burada bir oda vardır ve bir sürü takım elbise, bol miktarda çeşitli ülkelerden para ve bir sürü farklı pasaport bulunmaktadır.

Kate’in seslenişiyle odadan çıkan Sayid, Locke’un namlusuyla karşılaşır – Hurley onlara oyun oynamıştır, Sayid’den özür diler.

Sayid, Ben’in tutulmakta olduğu oyun odasına götürülür ve burada Ben’le Sayid arasında dostluk hakkında bir sohbet geçer. Bu sırada Kate’le Sawyer arasında, adada kalmakla kalmamak arasında bir konuşma geçer; Kate adadan gitmek istemektedir, Sawyer ise kendisini adanın dışında hiçbir şeyin beklemeyeceğini ve adada kalacağını söyler, Kate’in de kalmasını ister.

Oyun odasına Locke gelir ve Sayid’le konuşur. Sayid de tekneden gelenlere inanmamaktadır ve eğer Charlotte’u götürürse tekneye gidebileceğini ve bu insanların asıl amaçlarını öğrenebileceklerini söyler. Locke, Charlotte’u hiçbir şey karşılığında vermeyi istemez, böylece Sayid takas teklif eder: Miles’a karşılık Charlotte. Locke, ayrıca Ben’in teknede bir ajanının olduğunu söyler, Sayid de onun kim olduğunu sorar, ancak Ben bunun bir sır olduğunu söyleyerek geçiştirir.

Üçüncü flashforward’da, Elsa ve Sayid yataktalarken Elsa yine Sayid’e işi hakkında sorular sorar ve Sayid yine geçiştirir. Ardından Elsa çağrı cihazı öter ve o giyinmeye başlar.

Sayid, Elsa’nın gitmesi gerektiğini söyler çünkü insanlar onun patronu hakkında sorular soracaktır, bu noktada Elsa Sayid’in işini öğrenir ve onu göğsünün sol tarafından vurur. Sayid de onu vurur ve öldürür.

Sayid, Locke ile yaptığı karşlığında yanında Charlotte’la gelir. Jack, Kate’i sorar ve Sayid onun Sawyer’la kalmak istediğini söyler. Frank de Miles’ı sorar, Sayid onu takas ettiğini belirtir. Frank, Sayid’in anlaşmasını kabul etmiştir ve helikoptere iki kişi daha alabileceğini söyler.

Daniel ve Charlotte bir süre daha adada kalmak istediklerini açıklarlar, Sayid Naomi’nin cesedini almayı ister. Böylece Frank, Sayid, Desmond ve Naomi’nin cesedi uçağa biner ve gemiye doğru yolculuk başlar…

Dördüncü flashforward’da, Sayid bir veterinerin ofisine gider. Veteriner, Sayid’in yarasını iyileştirirken ona birtakım sorular sorar, Elsa’nın esas görevinin ne olduğunu bilmek istemektedir. Sayid kızın, onun kimliğini öğrenmek istediğini söyler.

Kamera döner ve veterinerin, yani Sayid’in patronunun, Ben olduğunu öğreniriz. Ben’in Sayid’e vereceği başka bir adam öldürme işi daha vardır. Sayid bu seferkini almamak ister, ancak Ben yaptıklarının hepsinin Sayid’in “arkadaşlarını güvende tuttuğunu” dile getirir. Sayid “onların” artık kendisinin gelmekte olduğunu bildiklerini söyler, Ben de buna “Güzel” cevabını verir. Böylelikle, final sahnemiz sonlamış olur.

Diğer taraftan gazeteci cinayetinin yankıları sürerken, Tataroğlu ailesi de cinayetten istifade edip, Vural’ı başkan yapmak için gereken medya kampanyasını başlatacak.

Hikmet, Gönül’e olan sevdasını resmiyete dökmek için gittiği evde, ardı ardına birçok sürprizle karşılaşacak. Çareyi Polat’tan yardım istemekte bulacak.

Polat’ın ekibinde ise işler karışacak. Abdülhey işkence sonrası gördüğü intikam rüyalarından bunalırken Memati de sonunda büyük aşkı ile tanışacak. Ancak tabii yine kendi üslubuyla.